skip to main |
skip to sidebar


Metro İstanbullular için yeni bir kavram olmasına rağmen Tokyolular için öyle değil. Tokyo dünyanın en önemli metropollerinden, hayatın çok hızlı aktığı şehirlerden biri. Böylesine hızlı yaşayan bir şehirde metro da çok önemli tabii. Tokyo metrosunun en yoğun istasyonlarından biri de Shinjuku istasyonu. O kadar yoğun bir istasyon ki, Tokyolular metro reklamcılığının aşırıya kaçan boyutlarına bile artık alışmışlar. Dev stickerlar her yerde, metro panoları, yürüyen merdivenler, turnikeler ve vagon içindeki reklamlar derken kendinizi bir reklam yumağı içinde buluyorsunuz. Metroya girdiğinizde önce dev şişeler karşılıyor sizi, tam onlara alışmaya çalışırken vagondaki sonbahar yapraklarını görüyorsunuz. O da mı ne? Bir yeşil çay reklamı... Metro hızlanmaya başlıyor, aman düşmeyeyim şuna bir tutunayım diyorsunuz, bir kravata tutunduğunuzu sabah mahmurluğuyla farkediyorsunuz. Sıradan bir sabah için bu kadar eğlence yeter deyip, gökyüzünü görmek adına metrodan çıkmak isterken yine turnikelerde reklamlara takılıyorsunuz ve artık metrodan çıkıyorsunuz, nirvanaya ulaştınız:)

Cep telefonu, günümüz dünyasında hepimiz için adeta vücudumuzun ayrılmaz bir parçası. Evden çıkarken unutmamız gerekenler listesinde. (Liste: anahtar, cüzdan ve cep telefonu) Bazen çok sessiz yerlerde bazen de çok gürültülü yerlerde bulunuyoruz. Sessiz bir yerdeyken, ofisteyken, toplantıdayken telefonun sesi ne kadar düşük olsa da çalması bizi ve etrafımızdakileri rahatsız edebiliyor. Ya da tam tersine, çok gürültülü bir ortamda telefonun sesini duyamıyor, titreşimini hissedemiyoruz. Cep telefonu aksesuarlarına yeni bir açılım getirmek isteyen İngiliz Mathmos firması da bu konuyu bizim adımıza düşünmüş. Telefonunuz çaldığında artık panik yapmaya son:) İki aksesuar seçeneğiniz var, lava lamba veya ampül. Telefonunuz çaldığında ampül yanıp sönüyor, lava lamba ise içindeki parafinin hareket etmesiyle hoş bir görüntü oluşturuyor.

Mercedes, Yahoo ve Google ortak bir fikri hayata geçirmek için biraraya geldi ve yine faydalı bir hizmet ortaya çıktı. Internetten Yahoo veya Google'ın haritalarını kullanarak, gideceğiniz güzergahı belirleyip bu istikametleri arabanızın navigation sistemine yükleyebilirsiniz. Nasıl mı? Çok kolay... Internete bağlı herhangi bir bilgisayardan arabanıza gideceğiniz istikameti yollayabilirsiniz. Evet, artık yola çıkmaya hazırsınız. Daha sonra gideceğiniz bir güzergahı da navigation sisteminizin hafızasına yükleyip, ihtiyacınız olduğunda kullanabilirsiniz. Ne zaman ihtiyacınız olursa, o an haritalarınıza ulaşabilecek ve hiç bilmediğiniz bir yere bile rahatlıkla gidebilecek, tatile giderken elinizde haritalarla kaybolmayacaksınız. Mercedes, Yahoo ve Google'ın yeni teknolojisi Search n Send ilgi uyandıracağa benziyor. Mercedes, ABD'de Search and Send teknolojisini ilk sunan otomobil üreticisi. Bu yeni teknoloji, şu an Mercedes'in 2007 S ve CL sınıfı ve 2008 C, S ve CL sınıfı arabalarında mevcut. Search and Send teknolojisini görmek isterseniz, buradan izleyebilirsiniz.
Google'ı bilmeyen, Google'a uğramadan araştırma yapan yoktur... Google, arama motorları arasındaki lider konumunu koruyor ve her geçen gün yeni bir hizmetle kullanıcılarının karşısına çıkıyor. Sunduğu yeniliklerle kullanıcılarından takdir toplayan Google, bu kez farklı bir sektörde ürün çıkarmaya hazırlanıyor. Evet, çağımızın olmazsa olmazı cep telefonu sektöründe... Apple, Google'dan önce tüketici elektroniği alanına el atarak Apple iPhone'u çıkarmıştı. Mac OS X sistemiyle çalışan ve dokunmatik ekrana sahip olan iPhone, piyasaya çıktığı ilk günde Appleseverler tarafından kucaklanmıştı. Şimdilerde ise, Google cep telefonu sektörüne girmeye hazırlanıyor hem de çok kısa bir zamanda... 2008'in Mart ayına kadar Google Phone'un piyasaya çıkması bekleniyor. Googleseverler mi daha fazla Appleseverler mi derseniz, bence tabii ki Googleseverler daha fazladır. Eğer Google, arama motorunda yakaladığı sadeliği ve kullanılabilirliği cep telefonuna da uygulamayı becerirse, cep telefonu sektöründe de adından sıkça bahsettirebilir.
Uçağı kaçırmak mı, hiçkimse istemez bunu. Sonuçta otobüs değil ki kaçırdıktan on dakika sonra başkasına bin. Bunun bilincinde olan uçak yolcusu da geç kalmış olmasına rağmen biletini yakmamaya karar vermiş. Bir daha geç kalmak mı, asla... Basit ama akılda kalıcı. Yalın ama etkili.
''Late at the airport? Never again. City Center to Airport non-stop in 16 min.''
Reklam Ajansı: Demner, Merlicek & Bergmann
Creative Director: Bernhard Grafl
Art Director: Bernhard Grafl
Copywriter: Alistair ThomopsonGrafik Tasarım: Marion Schlipfinger
Fotoğrafçı: Staudinger, Franke